Huriyeyle Osman Efenin Hikayesi

Her hikayenin bir sonu vardır kimi hikayenin sonu mutlulukla kimi hikayenin sonu hüzünlü olur ama misket kızın yani huriyeyle osman efenin hikayesi hüzünlü sonla biten bir hikaye onlar birbirlerini görerek bakışarak aşık olan iki yavukluydu. Ankara’nın ozaman ki sayılı efelerindenmiş osman efe genç,yakışıklı,geniş omuzlu,burma bıyıklı huriye’nin gönlü işte böyle bir adamdaymış. Onu görebilmek için bahçeden bahçeye atlar misket ağacına tırmanırmış osman efede bu yüzden huriye adı ile değil misket diye seslenirmiş yavuklusuna.

Günlerden birgün huriye bir çeşme başında su sırası beklerken köyün ağası görmüş onu babasına haber göndermiş kızını istemeye gidiceğine dair babasıda tamam demiş sonuçta köyün ağası varlıklı zengin diye tabi huriye bunu duyunca hemen osman efeye söylemiş beni köyün ağası isteyecek diye bunu duyan osman efe haber göndermiş ağaya ama onun gönderdiği gibi gitmemiş haber kulaktan kulağa birin üstüne bin eklenmiş köyün ağası madem öyle gelsin köy meydanına kazanan huriye ile evlensin demiş.

O gün belirlenmiş ve gelmiş bıçaklar çekilmiş huriye ise durumu merakla bekliyormuş ağacın tepesinde osman efenin yollarını gözlüyormuş osman efe köyün ağasına karşı aslanlar gibi dövüşmüş sonra köyün ağası birden dövüşün ortasında durmuş ve osman efeye demiş ki benimle böylesine dövüşen olmadı bu zamana kadar koç olacak kuzuya bıçak çekmem huriye senindir demiş. Sonra köy halkı dağılmaya başlıyor yavaş yavaş huriye ağacın tepesinde heyecandan duramıyor daldan dala geçip gelenlere bakıyor gözleri osman efeyi arıyor ama göremiyor derken birden başı dönüyor gözleri kararıyor başının üstüne düşüyor ağaçtan düştüğü yerde cansız bedeni bütün köy halkı ağacın orada toplanıyor ahıtlar feryatlar havada uçuyor osman efenin dünyası yıkılıyor başına sığamıyor bir yere işte misket kızın hikayesi dilden dile dolaşırken türkü oluyor.

Güvercin uçuverdi
Kanadın açıverdi
Elin oğlu değil mi
Sevdi de kaçıverdi

A benim aslan yarim
Duvara yaslan yarim
Duvar cefa götürmez
Sineme yaslan yarim

Güvercinim uyur mu
Çağırsam uyanır mı
Yar orada ben burda
Buna can dayanır mı

A benim hacı yarim
Başımın tacı yarim
Eller bana acımaz
Sen bari acı yarim

Caminin müezzini yok
İçinin düzeni yok
Çok memleketler gezdim
Misget’ten güzeli yok

Daracık daracık sokaklar
Misget şeker topaklar
Pul pul olsun dökülsün
Seni öpen dudaklar

Caminin ezan vakti
İçinin düzen vakti
Ben Misget’i yitirdim
Sonbahar gazel vakti

Gökte yıldız sayılmaz
Çiğ yumurta soyulmaz
Üçer avrat almayan
Hiç erkekten sayılmaz